16 Nisan 2007 Pazartesi

BEHÇET NECATİGİL'İN DEDİĞİ GİBİ

sevgileri yarınlara bırakıyoruz, çekingen, tutuk, saygılı..
bütün yakınlarımız bizi yanlış tanıyor

bitmeyen isler yüzünden. biz böyle olsun istemezdik
bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi, kalbimizi dolduran duygular, kalbimizde kaldı..

biz geniş zamanlar umuyorduk! çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telaslarda bu kadar çabuk geçeceği aklımıza gelmezdi.

gizli bahçemizde açan çiçeklerimiz vardı.. gecelerde ve yalnız.
ya vermeye az bulduk...
yahut vakit olmadı!

mutluluğu kovalarken tökezleyip düştün demek...

mutluluk kovaladıkça kaçan bir şey de değildir halbuki. biz bir adım attıkça, o bize koşacaktır.
kimseyi incitmek için kötü söz sarf etmeye de gerek yoktur aslında; sevginin gizlenmesi kafidir. güzel sözlerin esirgenmesi yada.
yalnız kimin incidiği muamma olacaktır.

mutlu olmak için en dogru zamanı bulmalıyım! geniş zamanlar ummalıyım; biriktirdiğim, hasret kaldığım tüm sevgimi dillendirmek için..
en dogru sevgi sözcüklerini seçmeliyim ve en doğru kişiye söylemeliyim.
mütemadiyen mutluluğu kovalamalıyım! o bana yaklaştıkça ben altında çapanoğlu aramalıyım. neden niçin diye sürekli irdelemeli, sorgulamalıyım.
an gelmeli; işte buldum! demeliyim. doğru yer doğru zaman doğru kişi üçlemesi içinde. gizli bir öcü üçgeni olduğunu görmezden gelmeliyim.

ararken ne de çok yorulmuşum bu mutluluğu ve henüz emin bile değilim kovaladığımın bu olup olmadığından.
ve daha da vahimi bunu kovalarken kaçırdığım ve birleştiğinde dünya kadar olacak minik mutluluklarım.

aç gözlü olmalıyız bu konuda sanırım, maymun iştahlı. her gördüğümüzden göz kirası.
çünkü öyle bir muhasebesi var ki bu kiranın, aldıkça azalıyor borcun. aldıkça artıyor huzurun.
arsızca söyledikce sevgini, saygın artıyor hem kendine hem etrafına.
öyle bir randımanı var ki bu işleyeşin, dünyanın en kârli işi yahu!

kovalamasak da olur mutluluğu. usulca etrafımıza bakmak yeterli olacaktır çok zaman. gülümseyen bir çift göze gülümsemek mesela.
içerde oturmuş televizyonunu izleyen babanın omzuna dokunup geçmek bile derecesini yükseltecektir azdan kaynayan kanın. derecesi yükselen kan, eritecektir belki tüm buzları.
şart koşul aramamak lazım severken, çünkü karşılığında mutluluğu bulacaksındır, hem de düşüp tökezlemeden.

nasıl ağır bir yüktür o kalbi dolduran duyguların kalpte kalması. duyguları irdelemekten duygulanamayan bünyenin sürekli biriktirdiği o heyecan. cam kemik hastalığı gibidir. evet.
biriktirmekten, ruhuna kadar doldurduğun sevgin, mutluluk arayışın en ufak heyecanda patlayacaktır, etrafa yayılacaktır.
sevgi kırıkları, dolacaktır ortalık. basanın ayağı kesilecek, içinde kaynayan kan ayaklar altında vuku bulacaktır.
yazık olacaktır.
şimdi içeri gidiyorum ben.
belki tökezleyerek ama asla düşmeyerek mutluluğu bulmaya...

- bu kadar da optimist yaşayamam ben. göz kapakları olmayan bir balık gibi!
- göz kapakları olan bir alık gibi yaşa o halde! sevme koşma yorulma! rahat öl. yalnız öl.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Ne güzel ne anlamlı yazmış Necatigil...
Çok doğru..
Biz bir yerlere yetişme çabasıyla çok şeyi es geçerken,hayat akıp gidiyor ellerimizden...
Durup,düşünmek lazım..
Güzel paylaşım için teşekkürler..